top of page
Yazarın fotoğrafıMert Sönmez

Ayrılık Çeşmesinin Hikayesi

Tarihi yarımadanın karşısına geçelim efsaneye göre "Körler Şehri" Bizans'a göre Khalkedon olan Kadıköy'e. Fikirtepe kazıları İstanbul'un en eski yerleşmesi sayılırdı Yenikapı kazısı yapılana kadar. Fikirtepe M.Ö 4.000-3.000 yıllarını verir.


Kadıköy ile ilgili birkaç ilginç bilgiyi vermeden de konuya girmek istemiyorum. Kadıköy'ün etrafının surlarla çevrili olduğunu ve bu surların 1918 yılına kadar hala görünebildiğini biliyor muydunuz? Surlar ilk büyük darbeyi M.Ö 513 yılında Persler tarafından alır ve yaklaşık 1400 yıl görünür. Diğer bir bilgiyi ise ünlü coğrayfyacı Strabon verir. Strabon, Kadıköy'de, denizden biraz içeride küçük timsahların yaşadığını söyler. Ancak başka bir kaynaktan böyle bir bulguya şimdiye dek rastlanılmadı. Mısırlılar'ın getirdiğine dair rivayetler vardır. Son olarak Kadıköylüler'in bildiği İskele Camii 1913'e kadar denize sıfır bir cami olmasıdır. Bugün meydanın ve araçların geçtiği yol, denizin doldurulmasıyla oluşturulmuştur. 


Kadıköy'de gözlerden ırak unutulmuş bir çeşmenin hikayesini hatırlayalım. Ayrılık Çeşmesinin hikayesi. Günümüzde Roma'nın nasıl Aşk Çeşmesi varsa görkemi ve mimari ile Ayrılık Çeşmesi ile kıyaslanamayacak kadar güzel olsa da Ayrılık Çeşmesi kadar anlam taşımaz benim için.Kadıköy'ün İbrahim Ağa Mahallesinde bulunan çeşmenin tarihi pek bilinmese de Bizans'a kadar dayandığına dair veriler vardır. Peki nedir bu çeşmeye "Ayrılık" ismini veren? Osmanlı zamanında Anadolu'ya sefere çıkacak olan ordu bu çeşmenin başına gelir ve çeşmenin etrafında kamp kurar. Bu kamp üç gün sürer ve Padişah'ın gelmesiyle ordu buradan harekete geçer. İşte bu üç gün burada bir hüzün vardır. Askerlerin anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, nişanlıları, sevdikleri buraya gelir ve belki son görüşüm edasıyla vedalaş ılır, helalleşilir. İyi dilekler dilenir ve Allah'a emanet edilir. İşte bu çeşme tanık olur bu hüzünlü anlara... Arkada kalanların iki gözü iki çeşmesi olur akar suları... Sadece askerleri uğurlamadı bu çeşme yıllar yılı hacı adaylarının son durağı da oldu Ayrılık Çeşmesi... Bu kez hacı adaylarının sevinçleri için döktü yaşlarını... 


Yazımın başında tarihini Bizans'a kadar dayandığını bahsetmiştik. Peki ya Bizans'ta nasıl bir anlam yüklenmişti bu çeşmeye? İlginçtir ama Bizans askerlerinin de seferden önceki son durağı olmuş, onların da ayrılıklarına tanıklık etmiştir. Bizans'ta başlayan bu "ayrılık" çeşmenin kaderi olmuş ve yıllar yılı ayrılıklara, aşklara, sevgilere tanıklık etmiştir. 


Günümüzde Ayrılık Çeşmesi. Kadıköy'de bulunan otelimize 5 dakika uzaklıktadır. Tüm misafirlerimizin bu tarihi eseri ziyaret etmesini isteriz.


AYRILIK ÇEŞMESİ

Orada Kadıköy’de Bağdat Caddesi’nin başında 

Uzun, gri, taşlarla döşeli yolun hemen yanında

Durur bir çeşme

Güneşler içinde…

Gerçi tatlıdır suyu, ama 

Çöker ondan içenlerin üstüne 

Dünyanın tüm acısı…

Veda Çeşmesi, Ayrılık Çeşmesi’dir adı,

Ve gözyaşlarından çimenler sarmıştır gri taşı

Ve yaşlı ağaçlarda

Eser sanki kabusun yeli,

Ve duyulur sonbahar fırtınalarında eskisi gibi, yitip giden vedanın sesi:

‘Allah korusun seni!’

Bak! Şu yolda gururla ilerleyen kervana

Davullar gümbürder, salınır at kuyrukları ve sancaklar üstünde

Ama giden adamların içinde, terkederken

İstanbul’un canlı, rengarenk, aşina sokaklarını,

İstanbul’un pazarlarını, direkli hanlarını,

Çınarlarından kuru yaprakların sessizce döküldüğü,

O kahvelerini, yaşamın tatlı bir düşe dönüştüğü,

Mavi deniz ufuklarını, beyaz köpüklü gururlu dalgalarıyla

Yüksek tepelerini, zirvelerinde rüzgarların gezindiği,

Hani bir zamanlar yüce ruhların eviydi-

Çarpar kalpleri o adamların şimdi, zırhın, kaftanın, cübbenin altında

Çılgınca bir acıyla, çünkü yitip gider artık neleri varsa.

Bilinmedik yabancı ellere düşer yolu,

Sayısız tehlike gözler yolunu,

Beyaz atının üstünde yalnızca Hızır’dır koruyan onu…

Tanrıya seslenirken yolun başından

‘Allah’a Emanet olun’ yükselir her ağızdan

Bu koyu, elemli veda anından-

Eşlik ederler çeşmeye kadar,

Babalar, evlatlar, oğullar, analar, kızlar, kadın erkek

Eğilir onlar eyerden bir kez daha

Çeşmeden bir yudum daha almaya-

Yaşlı genç yanaklardan dökülür gözyaşı seli-

Ve bir kere daha çarpıp yanarlar onlarca değerli bir kalbin ateşinde.   

Sonra kervan gururla düzülür yola-

Davullar gümbürder, salınır at kuyrukları ve sancaklar üstünde…

Güneşler içinde,

Orada durur çeşme…


(Friedrich Schrader-5 Aralık 1918/Kadıköy-Ayrılık Çeşmesi-Dicle gemisi güvertesi)


(F. Schrader’in ‘İstanbul’dan Ukrayna’ya Kaçış’ kitabından-Tübingen 1919)



377 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page